22 Nisan 2017 Cumartesi

Sistematik Garezimiz

 Akşam vakitlerini burada geçirmeyi severim. Lakin her daim burada yaşayamayacağımı bilmenin üzüntüsüyle gülümserim. Yanlış koltuğa oturup kalkmaya cesaret edemiyorum. Ne doğru ne yanlış umurumda mı ? Sen bile anlayamazsın bunu. Sorsam herkesin elbet bir cevabı vardır bu çıkmaz sokağıma. Ama ölümün gözlerini yakaladığım bu uçsuz bucaksız köyün her bir taşına kefilim. Bir şekilde iyi olmanın yolunu bulur insanlar burada. Gözleri belki bir yol buluruz umudu taşıyan nice insan geçiyor yakınımdan. Yok olmanın eşiğine gelen nice hayatla birlikte yürüyorum yağmurun altında. Hepimizi aynı derecede kutsuyor. 

 Öncelikle utancın ne olduğunu tam olarak kavramamız gerekiyor sanırım. Bir insanın duyabileceği ender duygulardan bir tanesi. Her şeyden önce, yerine göre iyi gelir bu duygu. Tabi karşınızdaki vicdanlı biriyse. Utancın en büyük etkisi vicdana olur. Çünkü vicdandan gelir özü. Hiçbir şey saklamadığınız bir işinizi biri gördüğünde, hiçbir şey gizlemediğiniz bir gerçeği söylerken sizi biri dinlediğinde ortaya çıkar. Yok olur gider orada masken, sen ortaya çıkar. İşte o anda artık karşınızdakinin vicdanı ile yüz yüze gelirsiniz. Birinin sana karşı ne düşündüğünü, onun nasıl bir insan olduğunu öğrenmek istediğinizde ona utanacağınız gerçeği gösterin. Evet riskli biliyorum ama hayatta risk almadan yaşayabildiğimize inanıyor musun ki ? En kötü senaryonun en büyük alıcı olmadan her şeyi en çıplak haliyle öğrenmemiz mümkün değil. Alışıyorsun bir süre sonra acıya. Ne varsa şansına dair, her şeyi öğrendiğinde alışıyorsun her yokluğa. Kalkıp gitmek gerekiyor bazen kendinden. Yargılamıyorum hayır. Gerçekleri gördüğümü sanıyor olabilirim. Bildiklerimin üzerinde düşünmeyi çok fazla meslek edinmiş olabilirim ama kızma bana hep böyleydim. 

 "Bir ben var benden ötürü benden içeri benden ziyade. Balık da demiş ki ben öldükten sonra..."

 Bahsedeceğim duygular arasında aşk yok. Onu mevzu bahis edinmek benim harcım değil. Lakin sevgi üzerine konuşabiliriz diye umuyorum. İnsanoğlunun sevgi sözcüğünü ilk hissettiği an annenin sessiz karnı olmuştur her daim. Ardından herkeste o sevginin kırıntılarını ararız. Birinin gözlerinde, ellerinin verdiği sıcaklıkta. Ne yanlışız, ne de yorulmaya hakkımız var. Neresinden tutsak da bir anlam çıkarsak şu sokakların. Her bir penceremize bir hayalimizi saklarken, sanki dokunduğumuz her yere bir ısırgan tohumu ekercesine yol alıyoruz. Yok olmanın eşiğine geldiğimiz o son dönemlerimize bir melodi yazıyoruz farkında olmadan. Ama bir sözün yalan olup olmadığını nasıl anlayabiliriz ki. Kulaklarımızdan içeri giren, gözlerimizden aklımızı zehirleyen her bir kelimeyi ayırt etmemizin imkanı yokken, bir şeyleri kendimize amaç edinmek için kandırdığımız kanlı kalplerimizin hesabını kimler verecek gökyüzüne. 

 Bu karanlığın her daim bir anlamı olmuştur çağlar boyu. Başlarda hayatta kalmaya çalışan insanoğlunun bugün de temel amacı değişmemiş olsa da, aklının ücra köşelerinin bir bir istila edildiği ve bilimin her yeni tepkiye bir an önce isim koymaya çabaladığı şu dönemde işler iyice boka sarmıştır. Artık kim yalancı bilemediğimiz bir çağda doğruları söylemek ne kadar dürüstçe olur bilemiyorum. İmkansızı kovalamak hala önemli olan mı yoksa ayak uydurabilmek mi bilemiyorum. Ayak uydurmaya direndiğin dönemlerde bir anda aykırı olmanın moda olması gibi üzücü olaylara şahit olan bedenler nerelere kaçsın ? Güzelliklerin her birini bir bir sıkıştırarak saniyelere dolduran tüm sisteme diyebileceğimiz söz kalmamış. Can çekişen her bir ruha bir ilaç yazılmış sanki işe yararmış gibi. İnsanoğlu gökyüzünün arkasını görmeye başladığında kaybetti ruhunu.Ne vardı sonunu bilmeseydik dünyanın; nehirleri deniz sanıp her gördüğümüz doğa güzelliğine bir ruh koysaydık, saygımızı esirgemeseydik. Cansız ile canlıyı ayırmanın yettiği, gökyüzüne baktığımızda orada kimlerin yaşadığını düşündüğümüz zamanların en güzeli.

 Ve kalktı eli adamın gökyüzünü işaret ederek. Ya bu hali açıklayacak bir cümle bulacak kendine, ya da yok oluşların en şanlısına göğüs gerecek bu sokakta. Saklanmanın yararı yok artık çık dışarıya. Yüzleşebildiğin en değerlini bulup ona sarıl hiçbir şey düşünmeden. Bir şekilde hayat devam edecek çünkü...

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder