29 Ekim 2017 Pazar

Bu Nasıl Sevda

https://www.youtube.com/watch?v=S9fxdIUzX-Y
 Hayat, karmaşanın özveri ile birleştiği derin boşluğumuzla birlikte yüzdüğümüz yegâne denizimiz. İnsanın en derinlerine gömülü tüm yazıtları çözmeye zamanımız yetmeyecek. Düşünce gücümüzün sınırlarını kapsayan tüm o varsayımsal düşler, geride kalan tüm yaşam tecrübesi içeren olaylarla birlikte bizi yalnızca tek bir soruyu cevaplamaya mahkum kılıyor. Çoğumuz bunun anlamını çözemeden ölüme koşuyoruz. Kimimiz cevabı bulduğumuzu düşünerek avutuyoruz kendimizi. Çok azımız ise burada yaşamıyor artık. Özellikle ölü taraflarımıza tutunmamız kaderin bize yaptığı küçük şakalardan biri mi, yoksa anılarımızda yaşamak daha mı kolay geliyor bilmiyorum. Bildiğim şeyler arasında bir seçim yapmak zorunda kalsaydım, bilmediklerimi düşünerek mahvederdim ömrümü. İyi ki seçim hakkı bizde değil de, biraz olsun isyan bayraklarımızı başka topraklara dikebiliyoruz. Hepsinin ötesinde ortaya çıkmak isteyen belli başlı bir kaç yolumuz var. Gideceğimiz yolların sonucunu bilmemenin verdiği korku ve heyecana tutkunuz. Öyle tutkunuz ki, tutkunun ne kadar zarar verici olduğunu gördüğümüzde tüm güzelliklerimizi kaçırıyoruz. Verebileceğimiz onca kararın arasında önceden verilmiş olanlardan bir kaçı ile yaşlanıp gidiyoruz.

 Boş vermek... Çoğu insanın yalnızca korktuğunda kullandığı bir yaşam biçimi. Günümüzde insan ömrünün belli evrelerinde harekete geçirebildiği kalbinin sesini dinleme eyleminden çok uzakta olsa da, akıllarımızda yer etmiş özelliklerinden bambaşka bir boyutta karşımıza çıktığı zamanlar oluyor. Öyle ki bu güçlü duygu asla tek başına ortaya çıkamaz. Zaman spirallerimizin mükemmel paralellikte ilerlediği zamanlarda, bazı mantık hataları mı yoksa kaderin huşu içerisinde olduğu vakitlerindeki tatlı dokunuşları mı bilmem, bir şeyler ters gidiyor ve insanoğlu birden fazla seçim arasında anda asılı kalıyor. İnsan yapısının yegâne özelliklerinden biri olan çapraz dengeleme hayatlarımızın her yönünde işler halde devam ederken, bu olanlara çok da tuhaf gözle bakmamak gerek. Çoğunlukla karşımıza iki farklı seçenek olarak çıkan bu aslında dalavereden uzak dönüm noktaları, bizi sınamanın en garanti sonuç veren yoludur. Kapsamında yapılan tüm seçimlerin genel ömrümüzde makro yahut mikro şekilde etkiler göstereceğini aklımızdan çıkarmak için uğraştığımız tüm eylemler toplumda saygın konumlarda olmamızı sağlıyor.

 Ve dağılıyor büyük sis perdesi. Her şeyi boş gören gözlerimiz yaşlarla doluyor, akıyor savunmasız dudaklara. Boş vermenin tatlı rahatlığı yavaş yavaş nüksediyor bedenimize. Oturduğun yer yumuşak gelmeye başlıyor. Ayağa kalktığında tabanlarının ağrısını hissetmeye başlıyorsun. Fazla hareket etmeden yaşamaya başlıyorsun. Bir yerde oturup aynı yere yatıyorsun. Aynı yerde yemek yiyor, aynı yerde sevişiyorsun. Odayı saran duman bulutunun altında hem ağlıyor hem gülüyorsun. Hem ciğerlerini hem de acılarını saklıyorsun o dumanın arkasına. İstiyorsun ki, barışsınlar. Hem ciğerlerin hem acıların bir bir barışsınlar birbirleriyle ve öyle yaşasınlar artık. Birbirinden kopamaz olsunlar ki, solmasın ciğerlerin acılar güçlendikçe.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder